MeNZiL.wp

Niyet ettim Allah rızası için..

Gönüller Nakkaşı: Şah-ı Nakşibend (ks)

Posted by Zâcir Eylül 15, 2009

Sadeddin Acar

Semerkand Dergisi

Adı: Hâce Muhammed b. Muhammed el- Buhârî
Doğum tarihi: 1318 (h. 718)
Doğum yeri: Kasrıhindüvân (daha sonra Kasrıarifan adını alacaktır)
Vefat yeri: Kasrıarifan (vefatından sonra ayrıca Bahaeddin de denilmektedir)
Vefat tarihi: 02 Mart 1389 (03 Rebiülevvel 791)

Üç günlük bebek iken Baba Muhammed Semmasî k.s. tarafından manevi evlat kabul edildi ve Baba hazretleri, yanında bulunan müridi Seyyid Emir Külal k.s.’ı onun terbiyesiyle görevlendirdi.

Uzun yıllar Emir Külal hazretlerinin yanında kaldı. Bu dönemde gördüğü bir rüya üzerine kendisinden çok önce vefat eden Hz. Abdulhalik Gücdevanî’ye mana aleminde intisap etti. Bu olaydan dolayı Üveysî lakabıyla da anılır oldu.

Kendisinden önce Hâcegân diye anılan tarikat-ı aliyye, ona nisbetle Nakşibendiyye adını aldı. Onun getirdiği esaslar ve bu yola dair özgün yorumları kalplerde ve gönüllerde nakış gibi iz bıraktı çünkü.  Özellikle dinin emir ve yasaklarına bağlılığı ve hafi zikir konusundaki ısrarı onu ayrıcalıklı bir yere koydu.

Ardından Hâce Muhammed Parsâ, Alaaddin Attar, Yakub-i Çerhî hazeratı gibi çok büyük halifeler bıraktı.

Özellikle Ubeydullah Ahrar, İmam-ı Rabbanî ve Mevlâna Halid Bağdadî gibi büyük isimlerle tarikatı çok farklı ve geniş coğrafyalara yayıldı ve İslâm dünyasında müntesibi en fazla olan tasavvuf kolu haline geldi.

Hazreti Şah’ın başlattığı ve yolundan giden büyük mutasavvıfların zenginleştirip olgunlaştırdıkları Nakşibendiyye, muazzam ve muhteşem bir yorumla Din-i Mübin’i tecdid etti ve asırlarca en önemli taşıyıcılarından biri oldu.

Kendisine nisbet edilen çok sayıda eser olmasına rağmen, Evradu’l-Bahaiyye dışındakilerin ona ait olmadıkları görüşü ağırlık kazanmıştır.

73 yaşında vefat ettiğinde, cenazesinin ardından şu beytin okunmasını tavsiye ettiği belirtilmiştir:

Büyük müflisleriz köyünde ey Şah
Cemalinden kılarız şey’en lillah

Seyir defteri

Büyük alimlerinden biri Hâce Hazretlerine, “Seyr u sülukun amacı nedir?” diye sordu. “Tafsili marifettir.” dediler. “Peki tafsili marifet nedir?” diye ikinci bir soru sordular. Hazreti Şah buyurdular ki: “Tafsili marifet, Muhbir-i Sadık s.a.v. tarafından bildirilen ve icmali olarak kabul olunmuş olan her şeyi tafsilatlı olarak anlamak ve bilmektir. Böylece delil ve burhan mertebesinden, keşif ve ayan mertebesine ulaşmaktır.”

Yine Hazret-i Şah’a, bazı konularda mutasavvıflar arasındaki ihtilafın sebebi soruldu. Buyurdular ki: “Sözlerin ihtilafı, hallerin ihtilafındandır.”

Ve yine kendilerine “Allah bir sufiden bir hali geri alsa, o sufi ne yapmalıdır?” diye sorduklarında, şöyle cevap buyurdular:

“Eğer o halden az bir şey geri kalmışsa, bu, o sufiden tazarru ve niyaz istendiğine delalettir. Allah’ın o hali geri vermesi için büyük bir tevazu içinde ve çalışarak talepte bulunmalıdır. Yok, eğer o halden geriye hiçbir şey kalmamışsa bu, o sufiden sabır ve rıza istendiğine delalet eder. İlahi inayet gelene değin sabredip rızayı talep etmelidir.”

(Hazret-i Hâce’nin hulefa-i kiramından Salahüddin b. Mübarek el-Buharî’nin Enisü’t-Talibin ve Uddetü’s-Salikin adlı eserinden alınmıştır.)

2 Yanıt to “Gönüller Nakkaşı: Şah-ı Nakşibend (ks)”

  1. cebrail said

    yeni tövbe ettim çok güzel huzurla doluyum dilerim ki herkese kısmet olur menzile gidipde tövbe etmek

Yorum bırakın